“İnsan bu tozu bir kere yuttu mu, bu mesleği bir daha asla bırakamaz.”
Bana göre ”Büyülü bir meslektir gazetecilik.”
Zordur, meşakkatlidir!
Doğruların peşinden giden, gerçek hayatları yazan, toplumun kılcal damarlarına kadar girebilen, haksızlığın, yanlışın, yolsuzluğun karşısında olan, cesur gazeteci olabilirsen ne mutlu sana derler bu meslekte.
Sosyal medya demişken; Ben hiç sevmiyorum. Boş insanların ne yazdığını bilmeden oluşturduğu bir alan gibi geliyor bana.Yani doğru şekliyle kullanılmadığı için sevmiyorum.
Mesela;
Kötü niyetli ve doğruları bilip bilmeden birilerine okları birine çevirmek istiyorsunuz veya bir insana iftira atmak istiyorsunuz. Bu işin kolayı var biliyorsunuz. Önce kendinize uyduruk bir mail adresi alıyorsunuz. Sonra bazı sosyal platformlara uyduruk bir isimle üye oluyorsunuz. Sonra iftira atmak istediğiniz kişiyi hedef alan yalan, ifttira, hakaret dolu cümleleri peşpeşe sıralayıp “enter” tuşuna basıyorsunuz.
O kadar.
Nasıl ama?
Hedefe ulaşıldı mı?
İşte sosyal medyanın son hali!
Maalesef durum budur.
O çok büyüttüğünüz sosyal medya, bu işte!
Sosyal medya, arkadaşıyla tartışan kişiden tutun da yediden yetmişe herkese yönelik itibar suikastları düzenlenen bir mecra haline geldi. Saatlerini burada harcayan insanları hiç anlamadım ve hiç de anlayamayacağım.
Bence kontrolsüz, ipin ucunun kaçtığı sanal bir dünya!
Bu sanal dünyayı gazetelerle bile kıyaslayanlar var. Orası beni çok güldürüyor işte.
Kitle iletişim araçlarının kısmen kontrolü mümkün. En azından Basın Kanunu var.
Nihayetinde adresleri belli!
Basın camiasında iddialara ve edinilen bilgilere göre haber yapmak diye bir tabir vardır.
Fakat bizim, kendi iddialarımıza göre yazılan tüm iddiaların gerçekliğini açıklamamız bir gazetecinin, boynunun borcudur.
Kişileri, itibar suikastına uğratarak haber yapmak ve yazı yazmak hiçbir zaman benim kalemim olmamıştır.
Mesleğimi her zaman kişiliğime, karakterime uygun olarak yaptım. Doğrudan ve karakterli gazetecilikten hiç vazgeçmedim, okunmak için kimseyi harcamadım, kimseye iftira atmadım.
Gazetecilik; her istediğini yazabilme, özel hayata girebilme, belgesiz haber yapabilme değildir!
Yazdığım tüm iddiaları belgeleriyle kanıtlayamıyorsan, bu sadece iftiradır.
Bu sorumluluğun bilincinde olan gazetecilik yaptım.
Kocaman gözüken bir Hatay aslında bir avuç unutmayalım, işte o kadar küçük, herkes herkesi tanıyor bu kentte. Bugünlük yaşamayı değil de onurlu yaşamayı bu meslekte ve hayatımda kendime ilke edindim, tavsiye ediyorum…
Yoksa bir sabun köpüğü olursunuz, unutulur, var olduğunuz halde silinirsiniz değil mi?
“Gazetecilik mesleğini icra edenler ve siyasetçiler arasında benzerlikler vardır. ”Ben benzetirim…
İkisi de,vatandaşa seslenir. Siyasetçiler; yaptıklarını, yapacaklarını ve hizmetlerini anlatırken, Gazeteci; anlatılanları, yapılanları kamuoyunu ilgilendirecek yenilikleri doğru bir şekilde yazarak anlatır. Kamuoyuna doğruları anlatmak için yazar. Yani biri hitap eder, biri yazar…
İkisi de aslında düşüncelerinin mimarıdır. Bu iki grupta da düşünce ve irade, doğru olmazsa, kişi için, yakıcı bir imtihan alanı da olabilir.
Buradaki, imtihan ise en zor olandır!
Sağlıcakla Kalın.