Dün akşam Mısır’ın ev sahipliğinde yapılan ve başkanlığını ABD Başkanı Donald Trump’ın yürüttüğü “barış anlaşması” toplantısı, Ortadoğu’nun en acı gerçeğini bir kez daha gösterdi:
Barış, en çok savaşın gölgesinde konuşuluyor.
Masada dört isim vardı. Her biri, Gazze’de yıllardır süren vahşetin doğrudan ya da dolaylı aktörleri.
Ama bugün, aynı isimler barışın fotoğrafında yan yana.
ABD Başkanı Trump, İsrail’e sınırsız silah, para ve diplomatik destek sağlayan bir gücün temsilcisi.
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Gazze’nin tek nefes kapısı olan Refah sınırını kapatarak milyonların açlığa mahkûm olmasına zemin hazırlayan bir lider.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’le yürüyen ticareti “ekonomik ilişkiler” diyerek sürdüren bir yönetimin başında.
Katar Emiri ise, ABD’ye milyarlarca dolarlık yatırımlarla bu düzenin devamına dolaylı destek veren bir aktör.
Ve şimdi, bu dört lider “barışın öncüleri” olarak aynı masada buluşuyor.
Sormak gerekiyor:
Gazze’de çocuklar açlıktan ölürken, şehirler yerle bir olurken, hangi barıştan söz edilebilir?
Silahı veren, kapıyı kapatan, ticareti sürdüren ellerin attığı imza, hangi vicdanda “barış” olarak okunur?
Tarih bu dönemi yazdığında, kimlerin gerçekten barış için çabaladığını, kimlerin yalnızca poz verdiğini ayıracaktır.
Ama bugünden tablo çok net:
Bu masa, barışın değil; suskunluğun, çıkarın ve vicdansızlığın masasıdır.