Araştırmacı Yazar Şemsettin GÜNAY

Tarih: 10.06.2019 22:29

DİNİME KÜFREDEN BARİ MÜSLÜMAN OLSA

Facebook Twitter Linked-in

  Huyum kurusun, konumum ne olursa olsun bir konuda aykırı düşüncelerim varsa ben hiç çekinmeden yazıya döker, düşüncelerimi paylaşırım.

                Yıllar önce Ak Parti İl Başkan yardımcılığı yaptığım zamanlarda Hatay?da yapılan ve daha sonraları bir FETÖ projesi olduğu ortaya çıkan Medeniyetler Buluşması adı altında yapılan etkinliğe karşı çıkmış ve ?Tayyip Bey yanıltılıyor? dediğim için bedel ödettirilmiştim.

                Keşke haksız çıksaydım.

                Mavi Marmara gemisi hakkında da yazmış ?Susma hakkımı kullanıyorum? demiştim.

                Gezi olaylarına en şiddetli şekilde karşı çıkmış, ancak dikkat edilmesi gerektiğini yazmış ve söylemiş, orantısız güç kullanımının hesap yapanların ekmeğine yağ süreceğini belirtmiştim.

                Daha sonraları anlaşılacaktı Emniyet güçlerinin içindeki FETÖ yapılanmasının bu olaylardaki provakatif rolü.

                Çadır yakmalardan başlayarak esnafın üzerine gaz bombaları atıp olaylara katkı sağladıkları.

                15 Temmuz akşamı şu an partide kahramanlık nutukları atan birçok kişinin ben ilk saatlerden itibaren partiye koştuğumda benzin ve ATM kuyruklarına girdiklerini ve tatilde uzandıkları şezlonglardan günlerce kalkmadıklarını biliyorum.

                15 Temmuz hain darbe girişiminin ilk saatlerinden itibaren partide olan birkaç kişiden biriydim ben.

                Büyükşehir adayı içinde yazılar yazmış, endişelerimi belirtmiştim. Büyükşehir adayının mutlaka Hatay?ın oy deposu olan iki metropolden birinden olması gerektiğini, küskünlerin hain ilan edilmeden empati yapılarak geri çağrılmaları gerektiğini uygun üsluplarla anlatmaya çalışmıştım.

                İl başkan adaylığım sırasında halkın merak ettiklerini ?Aslında ne oldu? diyerek yazıya dökmüş, lüzumsuz dedikoduların önünü kesmiştim.

                Eleştirilerimi lafı eğip bükmeden olabilecek en uygun kelimelerle yazıya dökmüştüm.

                İstanbul?da seçimlerin yenilenmesinin Ak Parti?ye tuzak olduğu düşüncesini he alımın bir kenarında tuttum. Sandıkların sadece yüzde onu yeniden sayıldığında Binali Yıldırım?ın hanesine 17.000 oy girmişse, Buna CHP?nin bile itirazı olmamışsa, dolayısıyla 17.000 oyun i edildiğini zımnen kabullendilerse, sandıkların tamamı yeniden sayılacak olsaydı bu rakamın ortalama 170.000?eçıkacağı varsayılırsa YSK?nın verdiği seçim yenileme kararının kim için yapıldığı çok daha iyi anlaşılacaktır.

                Ne yazık ki yazılarımda belirttiğim endişelerim ya an içerisinde veya zaman içerisinde hep beni haklı çıkardı. Keşke haklı çıkmasaydım.

                Bir şeyi de itiraf edeyim.

                HBB Başkan seçilen Lütfü Savaş?ı Ak Partiye yeniden kazandırmak için çok gayret sarfettim. Bu konuda yalnızda değildim. Buna inanan milletvekili arkadaşlar da vardı. Hatta Lütfü Savaş o günlerde dönemin Başbakanı Binali Yıldırım ve Tayyip Erdoğan?la bile görüşmüş, temaslar son aşamaya gelmişti.

                Bu nedenle de Lütfü Savaş?a mecliste ciddi muhalefet yapılmıyor sade suya tirit konuşmalarla her istediği kendisine ikram ediliyordu.

                Ta ki 15 Temmuz darbe girişimine kadar bu iyi niyet muhafaza edilmişti. Ancak 15 Temmuz sonrası bir takım ilişkileri ortaya dökülünce kendim bu sevdadan vazgeçmiştim.

                Hoş, 15 Temmuz birçok insan için bir turnosol kağıdı işlevi görmedi mi?

                Dava adamlığına gelince hiçbir zaman işportada bazılarının yatığı gibi dava adamlığı satmadım. 40 Yıllık istikrarlı hayatım bana ?öteki? yapmamayı öğretti. Arkadaşlarım da Hatay gibi güzel bir mozaik.

                Her mezhep ve her dinden uğruna ölümü göze alabileceğim güzel dostlarım var. İsimlerini yazmaya kalksam bu yazının kapasitesini aşar. Düşmanım olabilecek kimse yok diye bilirim ama bilmeden ayağına bastığım insanlar olabilir mi, olabilir.

                Şu yaşıma kadar olan malvarlığım ise yarım satıra sığacak kadar. Siyasetin bana dostlarımın dışında kazandırdığı hiçbir dünya malı olmadı, olmasını da istemedim. Kazancım 50 yıllık alın terimden arta kalanlardır.

                Hiçbir zaman bir makam hırsım olmadı, olmasına da izin vermedim.

                Şimdiye kadar yazdıklarımın hep arkasında oldum, olma da devam edeceğim. Kimsenin borazanı olmadığım gibi sahibinin sesi de olmayacağım. Doğru bildiklerimi yazmaya devam edip, yanlışıma ikna olduğumda da özür dileyeceğim.

                Bunları şimdi durup dururken niçin yazıyorum. Beni tanımadan konuşanlar için tarihe bir not bırakmak istediğimden?10.06.2019


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —