Psikolojik Danışman Tuba ÜMAY,"Kardeş Kıskançlığı Atölyeleri"

Psikolojik Danışman Tuba ÜMAY,

Anka Psikolojik Danışma Merkezinde danışanlarını kabul eden ve ‘Kardeş Kıskançlığı Atölyeleri’ ile Hatay’daki birçok aileye bu konuda destek sunan Psikolojik Danışman Tuba ÜMAY, Kardeş kıskançlığı problemini bizlere anlattı.

Anka Psikolojik Danışma Merkezin danışanlarını kabul eden ve ‘Kardeş Kıskançlığı Atölyeleri’ ile Hatay’daki birçok aileye bu konuda destek sunan Psikolojik Danışman Tuba ÜMAY Kardeş Kıskançlığı problemini bizlere anlattı.

KARDEŞ KISKANÇLIĞI
Kardeş kıskançlığı, ailelerde ebeveynlerin sıklıkla yaşadığı bir problemdir. Her ebeveyn gibi siz de çocuklarınızın birbirini sevdiği, oyun arkadaşı olmaktan heyecan duyduğu, birbirlerine karındaş olduğu huzur dolu bir ev isteyebilirsiniz. Ancak eviniz atışmalar, kavgalar, kötü sözlü gürültüler ve saklanan kıskançlıklarla dolu olabilir.

EVİN YENİ ÜYESİ: İKİNCİ ÇOCUK
Her şey ikinci çocuğun doğumuyla başlar. Büyük çocuğun, bir kardeşi olacağına hazırlanması gerekmektedir. Duygusal olarak kardeşinin gelişine hazırlanmayan büyük çocuk, tüm ilgi ve sevginin yeni gelen kardeşe verildiğini fark ettiği an gladyatör savaşları başlar. Artık kendini “tahtını kaybetmiş bir kral” gibi hisseder. Bu duygu, hangi yaşta olursa olsun baş edilmesi zor bir duygudur. Çünkü her çocuk anne-babasının biriciği olmak ister. Bu savaşı kazanmak için her şeyi yapmak mubahtır. Ebeveyn ve çocuk arasındaki çatışma da burada başlar.

OLUMSUZ DUYGULARA İZİN VERMEK
“Onu sevmesi gerekiyor, çünkü onun küçük kardeşi” dediğinizi duyar gibiyim. Elbette bunu her ebeveyn ister, bununla birlikte çocuklar arasında iyi duygular olsun diye ısrar etmek, beraberinde kötü duyguları getirir. Neyi kastediyorum biliyor musunuz? Çocuğunuzun kızdığı, kıskandığı, rahatsız olduğu hatta paylaşmak istemediği zamanlar olabilir. Böyle zamanlarda sizin “O senin küçük kardeşin, abine karşı nefret dolu olamazsın, ablanla her şeyini paylaşman gerekir.” gibi söylemleriniz kardeşler arasındaki rekabeti arttırır. Böylece evladınızın kötü-olumsuz duygularını yok saymış olursunuz. Halbuki çocukların tüm duygularını (olumlu-olumsuz) ifade etmeye ihtiyaçları vardır. Duygularını ifade ettiklerinde yapmanız gereken ilk şey, anlamaya odaklanmaktır. Çocuğunuzun olumsuz duygularını ifade etmesine izin verin ve ne istediğine odaklanın.  
Nasıl yani, bırakalım da birbirlerine kötü sözler söylesinler, zarar versinler öyle mi? :)
Duygular konusunda hoşgörülü olurken, davranışlar konusunda kuralcı olmanızı önemle vurguluyorum. Eğer kavgaları fiziksel ve duygusal zarar verme noktasına geldi ise müdahale etmeniz kaçınılmaz olacaktır. Bunu tek bir cümle yapabilirsiniz: “Bu evde duygularınızı özgürce ifade edebilirsiniz, bunu yaparken birbirinize zarar veremezsiniz.” 
Dilerseniz bir örnek üzerinden neler yapabileceğimizi konuşalım. Bir an için kardeşlerden birinin yanınıza gelip “Onu öldüreceğim! Yeni defterimi almış” dediğini düşünün. İçinizden “Ne diyorsun sen! O senin kardeşin! Ne olmuş defterinin aldıysa!” demek geliyor değil mi?
Bu cümleler yerine duygularını anlayan sözcüklerle “Kızgın görünüyorsun! Sanırım senden izinsiz aldığı için kızdın!” diyebilirsiniz ya da “Eşyalarını almadan önce izin almasını isterdin!” diyerek ne istediğine odaklanabilirsiniz. Bu ifadeler çocuğunuzun anlaşılmış hissetmesini sağlar. Defteri kızgınlıkla alıp kardeşine vurmaya başladı ise “DUR! Bizim evimizde kimse kimseye zarar veremez!” diyebilirsiniz. Aynı zamanda çocuklara öfkelerini nasıl kabul edilebilir bir şekilde boşaltacaklarının gösterilmesi gerekir. “Kardeşine sözcüklerinle ne kadar kızgın olduğunu anlat. ‘Defterimin izin alınmadan kullanılmasını istemiyorum.’ diyebilirsin.” minvalinde cümlelerle rol model olabilirsiniz.

REKABETİ KIZIŞTIRAN DEĞİŞKEN: KIYASLAMA
Rekabeti kızıştıran değişkenlerden biri kıyaslamadır. Güzel olan davranışları överken, bir çocuğumuzu yüceltip diğerini yetersiz hissettirebiliyoruz. Çocukların olumlu-olumsuz davranışlarını birbirleri ile kıyaslamak yerine her çocuğu kendi yeterlilik alanında değerlendirmeliyiz. Kıyaslamanın panzehiri iş birliğidir. Çocukların eksik kaldığı alanlarda işbirliği yaparak birlik olmalarını destekleyin. Vakti geldiğinde “Bu sizi ilgilendiren bir konu, birlikte harika bir çözüm yolu bulacağınıza inanıyorum.” deyin. Çocukların problem çözme becerilerine güvenin.

EŞİT SEVGİ YERİNE BİRİCİKLİĞİ VURGULAMAK
Çocuklarını eşit derecede sevenler el kaldırsın! Diğer bir değişken de ebeveynlerin eşit sevme ve eşit davranma kaygısıdır. Çocuklar sizden her şeyi aynı ve eşit olarak istiyormuş gibi görünseler de aslında istemiyorlar. “Anne, hangimizi daha çok seviyorsun?” sorusu oldukça tehlikelidir. Siz “Hepinizi eşit seviyorum.” dediğiniz zaman  çocuğunuz sevilmediğini düşünebilir. Eşit olarak sevdiğinizi söylemek yerine onun sizin için biricik olduğunu söyleyin. İhtiyacı olan şey kendini özel ve biricik hissetmektir.

ÇÖZÜM ODAKLI BİR EBEVEYN OLARAK NELER YAPABİLİRİZ? 
Ebeveyn tutumu, bu problemde çok önemli. Öncelikle hakim rolünden çıkmalısınız. Çocukların ihtiyaç duyduğu şey; doğru ve yanlışları konusunda karar verici merci olmanız değil. Duygularını ifade etmelerine izin veren, kıyaslamak yerine işbirliğini destekleyen, adaletli olmanızı değil ihtiyaçlarını gözeten, kavga ettiklerinde problem çözme becerilerine güvenen, zarar verme konusunda sınırları olan birer ebeveyn olmanız. 
Eğer bu problem, içinden çıkılmaz bir hale geldi ise mutlaka bir uzmandan destek almalısınız.

ATÖLYE ÇALIŞMALARINIZ HAKKINDA DA BİLGİ ALABİLİR MİYİZ?
Atölyemin içeriğini kardeş kıskançlığının nedenleri ve çözümleri üzerine inşa ettim. 6 oturum 10 saat süren çalışmada ebeveynler aynı zamanda kendi çocukluklarını ziyaret ediyorlar. Çocukluğum ve çocuğum temalı çalışmalarım var. Sizin de bildiği üzere bir problemin tek bir değişkeni yoktur. Her oturumda farklı bir değişkeni işliyoruz. Bence en önemlisi, ebeveynlerin kardeş kavgalarına müdahale becerileri gelişiyor.
Söyleşiyi Adele FABER’in sözleri ile bitirecek olursam; “Çocuklarımıza farklılıklarına rağmen bir arada yaşamayı öğretebiliriz.’’ Bu ebeveynler olarak bizim elimizde…

Sevgiyle Kalın..